Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin 27 Ekim’de devlet kanalı Rossiya’dan Pavel Zarubin’e verdiği mülakatta NATO ülkelerini Ukrayna’ya Rusya’nın içlerini vuracak silahlar vermemesi için sert uyardı. Putin’e göre Ukrayna ordusu bu silahları kendi başına kullanamazdı; uydu istihbaratına ve uydu istihbaratına dayanan eylemlere ve bu eylemleri gerçekleştirecek NATO personeline ihtiyaç duyuyorlardı. Asıl olarak Batı Avrupa’yı caydırmayı amaçlayan Putin “Asıl mesele NATO’nun Ukrayna’ya bu silahlarla Rusya’yı vurmak izini verip vermeyeceği” diyor, bu durumda karşılık vereceklerini söylüyordu.
Daha fazla ilerlemeden bu çıkışın, NATO’nun Rusya ile cephe ülkelerinden Türkiye’yi fazlasıyla ilgilendirdiğini söylemek lazım. Bugüne dek hem Rusya ve Ukrayna arasında dengeyi koruyabilen hem de NATO sorumluluklarını yerine getiren Türkiye bir anda kendisini çatışmanın içine sürüklenmiş bulmamalı.
Son haftalarda bazı Doğu Avrupa ülkelerinin ABD ve AB çizgisine daha çekingen yaklaşmaya başladıkları da dikkat çekiyor. Bunun nedeni Batı’nın islediği Ukrayna siyasetinin bölgedeki Rus korkusunu azaltmayıp arttırması.
Gürcistan seçimleri son örnek
Putin’in bu Ukrayna uyarısını yaptığı gün, Türkiye’nin kuzeydoğu sınır komşusu Gürcistan’da genel seçimler vardı. Seçimleri Başbakan İrakli Kobakhidze’nin Gürcistan Rüyası partisi kazandı. Gürcistan’ın yarı Fransız Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, seçime hile karıştırıldığını öne sürerek sonuçları tanımadığını ilan etti, halkı sokaklara çağırdı. Cumhurbaşkanına göre Başbakan, Gürcistan’ı AB ve NATO ekseninden uzaklaştırıp yeniden Rusya eksenine sokacaktı.
Kobakhidze’yi ilk kutlayanlardan birisi AB üyesi Macaristan Başbakanı Viktor Orban oldu ama AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Cumhurbaşkanı Zourabichvili’nin itirazı doğrultusunda seçim hilesi iddialarının “bağımsız” bir kurulca araştırılmasını istedi. Aynı çağrıyı ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de yaptı.
Başbakan, 3,111 seçim sandığından birkaçında yolsuzluk olabileceğini ama bunun sonucu değiştirmeyeceği savunusunda. Başbakanın partisi yüzde 54 alırken en yakın rakibi yüzde 11 almış, beş kata yakın fark var.
Gürcistan seçmeni belli ki 2008’de Rusya Gürcistan’ın bir bölümünü işgal ettiğinde, Rusya’yı G8’den çıkarmak dışında tepki gösteremeyen Batı’nın bugünkü vaatlerine kanıp Moskova’ya arayı bozmak istemiyor.
Ortada Ukrayna örneği var
Benzeri bir durum Moldova’da yaşandı. Bir hafta önce Ukrayna ile Romanya arasına sıkışmış 2,6 milyon nüfuslu Moldova’da AB’ye katılma amaçlı Anayasal reformlar yapılması için giden halkoylamasında AB başvurusu ve reformlarına “Evet” diyenler sadece binde 87 farkla, yüzde1’den az farkla kazanabildi; yüzde 49,59’a karşı yüzde 50,46.
Oysa Batılı analistler açık fark bekliyorlardı.
Moldova Başbakanı Mihail Popşoi daha geçenlerde NATO’ya başvurmayı düşünmediklerini bunun için yeterli kamuoyu desteği de bulunmadığını söylemişti. Moldova’da halk sırtlarını dayayabilecekleri NATO üyeliği ve AB adaylığına kapı açacak reformlarına neden bu kadar isteksiz olabilirdi?
Kısa yoldan verilecek yanıt Rusya korkusunun Ukrayna savaşından sonra artmış olmasıdır.
ABD, Rusya’nın Ukrayna savaşına, “Silah bizden, para hem bizden hem Avrupalılardan, ölmesi Ukrayna halkından” acımasızlığıyla bir vekil savaşı olarak yaklaştı. Ukrayna halkı ölüyor, Rusya’nın el koyduğu topraklarını geri alma umudu her geçen gün azalıyor ama silah tekelleri bu savaşın sürmesi için elinden geleni yapıyor.
Sütten ağzı yanan
İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş boyunca acılar çekmiş Doğu Avrupa halkları, anlaşılan Ukrayna örneğine bakıp yoğurdu üfleyerek yiyor; Moskova’ya arayı bozmak istemiyor.
Son olarak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 22-24 Ekim’de Kazan’da yapılan BRICS Zirvesine gitmekten alıkoymaya çalışan ama başaramayan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin durumunu onlar da yakından izliyor.
Orta Doğu’da kartlar Kürt sorununu dahil ederek yeniden dağıtılırken Türkiyr’nin Karadeniz havzasında iki misli dikkatle davranması, tuzaklara düşmemesi gerekiyor.